hayata bakışımızı değiştiren 9 ahmet hamdi tanpınar karakteri
Büyük Türk yazarlarından Ahmet Hamdi Tanpınar, eserleriyle hem toplumun hem de bireylerin iç dünyasına ışık tutan büyük bir edebiyat ustasıydı. Romanları, hikayeleri ve denemeleriyle Türk Edebiyatı’na birbirinden renkli karakterler ve onların etrafında şekillenen hikayeler sunan ünlü yazarın 9 karakterini sizin için derledik.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün başkarakteri Hayri İrdal’ın hayatı, romanın bir diğer ana karakteri Halit Ayarcı’nın ortaya çıkmasıyla değişir. Saat ayarlama konusundaki hassasiyeti ile Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün ilham kaynağı olan Hayri İrdal, “Hepimiz kendi masallarımızın kurbanlarıyız.” der ve kendi masalıyla geleneksel ve yenilikçi hayat tarzlarının algısı konusunda da düşüncelere sevk eder.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün kurucusu Halit Ayarcı, ileri görüşlü bir icraat adamıdır. Eminönü ve Karaköy’de ayarları birbirini tutmayan iki saat olduğunu fark etmesi sonucu meşhur enstitüyü kurar. Hayata farklı bakış açısı en çok “Realist olmak hiç de hakikati olduğu gibi görmek değildir. Belki onunla en faydalı münasebetimizi tayin etmektir. Hakikati görmüşsün ne çıkar?” gibi özlü sözlerinde kendini gösterir.
Hayri İrdal’ın dedesinin vasiyeti üzerinde evlerine gelen saat Mübarek, romanın başına buyruk karakteridir. Bu saat ayar kabul etmez üstelik İrdal’ın babası saate Menhus yani uğursuz adını verir. İnsan-zaman ilişkisi üzerine derinleşen Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Mübarek karakteri ve onun asi tavrı olmadan düşünülemez.
Huzur’un ana karakteri Mümtaz, annesini babasını kaybetmiş ve İstanbul’a gönderilmiştir. Mümtaz gençliğinden itibaren hayalperest, kültürlü ve naif bir kişilik olarak dikkat çeker. Tanpınar’ın “Mümtaz hayatının anlattığımız kısmıyla bir macerası olan adamdı. Bir faciayı, bir roman gibi ve tesirleri daima taze kalacak bir yaşta yaşamıştı.” sözleri karakterin kırılganlığının adeta aynasıdır.
Çocuklu ve boşanmış bir kadın olan Nuran hüzünlü bir karakterdir. Nuran’ın yaşadıkları onu değiştirmiştir ve belki de Nuran karakterinin yüreğimize hitap eden yanı budur. Mümtaz’a onun kendisine beslediği kadar coşkulu bir aşkla bağlı değildir. Romanın bir başka karakteri olan Adile, “Ah Mümtaz bilsen, ne hissiz kadındır o.” diyerek Mümtaz’ı uyarır ama tüm bu uyarılar nafiledir.
İntiharıyla Huzur’un olay örgüsüne şekil veren Suat’ın kötü mü yoksa zavallı mı bir karakter olduğu tartışmaya açıktır. Eşine karşı sadakatsiz olmasına rağmen Nuran’a karşı büyük bir aşk beslemesi, tatminsiz ve sorunlu ruh halini yansıtır. Yazarın, “Garip bir adam, yamyam, katil ve müntehir” sözleriyle tanımladığı Suat, romanın karanlık yönüdür.
Mahur Beste romanının ana karakteri olan Behçet Bey, antika dükkanlarına, narin eşyalara, saatlere meraklı, iç dünyasına dönük bir kişiliktir. Bu yönü, derin bir hayranlık beslediği karısına bile istemeden de olsa yeterince ilgi gösterememesine sebep olmuştur. Tanpınar, “Fikirlerimiz, onları taşıyacak kudrette olduğumuz nisbette bizimdirler.” diye yazar ve okuyucuyu Behçet Bey’in narin karakteri üzerinden bir içsel yolculuğa davet eder.
Sahnenin Dışındakiler romanının cesur kadın karakteri Sabiha’nın kadın hakları konusundaki mücadelesi hikaye için belirleyici bir unsurdur. Sabiha’ya aşık olan Cemil ona olan hayranlığını “O kadar başka türlü bir insan ki o..” diyerek tanımlamaya çalışır. Roman boyunca verdiği mücadelenin sonunda tiyatro sahnesine çıkan ilk kadın olan Sabiha okuyucuya cesaret aşılayan bir karakterdir.
Aydaki Kadın romanının etkileyici, güzel, erkeklerin aklını başından alan kahramanı Leyla, akıllı ve güçlü bir kadındır. Ahmet Hamdi Tanpınar, “Leyla bütün kadınlara benzer, ama yine Leyla’dır.” sözleriyle, karakterin gücünü net bir şekilde ortaya koyar.
10,678 okunma